Cuma, Temmuz 25, 2008

ODTÜ'yü yıkmak "G"üven, "Ö"zveri ve "T"ecrübe ister

Nasıl bir özgüven, nasıl bir umarsızlık, nasıl bir saygısızlık ki bir belediye başkanı çıkıp, Türkiye tarihinde, biliminde bu kadar önemli olan bir üniversiteyi yıkarım diye tehditte bulunuyor.
Bu kadar kolay top oynayacakları alanı biz onlara ne zaman verdik???? Tehlikenin bizden olmayanı yaşatmayız demenin, küstahlığın bu boyutunun açıklaması ne olabilir ki?

Ben Ereğli'de büyüdüm. Kdz. Ereğli de. Bir işçi çocuğuyum. Babam Erdemirden hastalığı dolayısıyla malulen emekli oldu. Ayakkabı tamir ettiği dükkanında, okullara servis çekerek üç çocuğunu okutmaya çalıştı yıllar boyunca. ODTÜyü kazandığım zaman herkesin sevinci fabrikadaki mühendislerin mezun olduğu okulu kazanmamdandı. ODTÜ mühendis demekti, okumuş adam demekti, adam demekti. Kaç iyi üniversitenin mezunları dağılmıştır Anadoluya?
Herkesin birbirine hocam dediği, yurt önlerinde Anadolunun dört bir tarafından gelen, zengini fakiri bir arada ayırmadan okuyan, hepsinin "çs"lerde, kütüphanelerde sabahladığı, beraber eğlendiği, yaşadığı kaç okul var ki bu ülkede?

Virüs olarak kanıma karşılıksız birşeyler yapmayı sokan bu okulda, bölüm hocalarımın kendi ceplerinden yurtdışından gelecek akademisyenler için lojman yaptırdığını bilirim. Beş kuruş parası olmadığı halde, gecekondu bölgelerine haftasonu ders vermeye giden, cebinden öğrencilerine küçük ödüller alan arkadaşlarım.... herşey sanalmış. kaçak kaçak, salak salak yaşamışız biz.... olmamalıyız bu ülkede. Bu mantık, bu tarz olmamalı. kötü örneğiz. Adamım deyip kayırmadan, işini doğru, adaletli, bilimsel değerlere uygun yapan, karşılıksız birşeyler yapabilecek herkes kötü örnek onlar için.

Bu ülkeyi din, ahlak, vatan millet, para kazanmak için herşey mübah diye diye yozlaştırmaya devam ediyorlar. Bir çin atasözü der ki " Bir çocuğu eğitmeye babaannesinden başla." Tersini al, bir ülkenin geleceğini çok değil iki kuşakta, eğitim sistemini yok ederek buda, kurut. 3-4 çocuk doğurt, bilimsel örgütlerini parmağında oynat, eğitim sistemini sürekli değiştir, deneme tahtası haline getir... Komşu ülkelere eğitimsiz işgücü ol. Parasızlık, işsizlik, ekonomik istikrarsızlık korkuları ülkeyi yönetmede kullandığın araçların olsun.

ODTÜ'yü yıkmak "G"üven, "Ö"zveri ve "T""ecrübe ister. Çünkü karşılarına sadece ODTÜlüler değil, işini doğru yapan, aklı ve vicdanı hür, tek amacı rant, para olmayan herkes çıkacak. Ülkesinin geleceğine sahip çıkan, maşa olmak istemeyen herkes....

Aşağıda çok güzel bir yazı var. Buyrun okuyun.

From: Ender Buyukculha <http://us.mc657.mail.yahoo.com/mc/compose?to=enderbuyukculha@yahoo.com>
Subject: [ankaramplatformu] odtülülere
To: "ankaram platformu" <http://us.mc657.mail.yahoo.com/mc/compose?to=ankaramplatformu@yahoogroups.com>
Date: Wednesday, July 23, 2008, 10:24 PM
ODTÜ'LÜLERE

Duyduk ki, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı İ. Melih Gökçek, ODTÜ'de kaçak yapılar olduğunu iddia ederek, rektörlüğe cezai işlem uygulamış ve hatta yıkım tehdidinde bulunmuş.
Bizler bu gelişmeden haberdar olduğumuz ilk an da, yaklaşık üç yıldır Gökçek'in halk düşmanı tüccar belediyecilik anlayışına karşı mücadele eden Dikmen Vadisi Halkı olarak, geçen bu süreçte Gökçek'i fazlasıyla tanıma ve anlama olanağı bulmuş olmamızdan kaynaklı, "kesin bu işte bir bit yeniği vardır" ve "Gökçek ODTÜ'den bir şeyler koparmak, rant sağlamak istiyordur" diye düşündük.
Nitekim çok geçmeden, Eymür Gölü'nü almak istediğini, hatta ODTÜ içinden otoban geçirmeyi düşündüğünü, bütün kamuoyu ile birlikte biz de öğrendik.
Tabi Kızılırmak suyuna dair bilimsel itirazlardan, idari yargıda süren davalardaki bilirkişi raporlarına değin, Gökçek'in ODTÜ'lülerden çok çektiğini, intikam için yanıp tutuştuğunu da biliyoruz.
Gökçek için ODTÜ'yü yıkmanın, her koşulda "G"üven, "Ö"zveri ve "T""ecrübe istediğinin; öncelikle ODTÜ gençliğinin Gökçek'e geçit vermeyeceğinin bilincindeyiz.
Bu nedenle içimiz rahattır, sizler için kaygı duymuyoruz.
Ancak, Gökçek'in rant amaçlı kentsel dönüşüm projesine karşı üç yıldır barınma hakkı mücadelesi veren biz Dikmen Vadisi Halkı, her ne kadar yoksulluğumuzdan kaynaklı üniversite okumamış olsak da, bir nevi "Gökçekoloji" dalında bütün önlisans, lisans ve lisansüstü programları başarıyla bitirmiş olduğumuz inancıyla, yine de size birkaç naçizane öneride bulunmayı gerekli ve faydalı gördük.
Belki işinize yarar veya siz işi çoktan yoluna koydunuz, kim bilir …
Gökçek ve onun halk düşmanı tüccar belediyecilik anlayışıyla nasıl mücadele edileceği noktasında, aslında Ankara'daki daha çok bir kişi ve kurumun fazlasıyla test etmiş olduğu taktik ve stratejileri, bu amaçla sizin için yeniden özetleyelim istedik.
Buyurunuz …
1-)Her mücadelede propaganda son derece önemli ve gereklidir. Ne yazık ki Gökçek bu işin de uzmanıdır. Özellikle TV ekranlarını kullanma noktasında son derece beceriklidir. Belediye başkanı olmasa idi birkaç büyük kanalda aynı anda çıkan büyük bir talk şovcu olurdu inanın. Nitekim üç yıldır bizimle bir kez olsun masaya oturmadı ama 50 den fazla TV programında bize seslendi veya bize dair konuştu. Dikmen Vadisi'nde yaşayan bine yakın haneyi, binlerce insanı; üç beş kişiden ibaret ideolojik bir grup olarak tanıttı durdu, hatta "Bunlar aslında vadide oturmuyor, Mamak'tan gelip vadide eylem yapıyorlar" lafını o kadar sık propaganda etti ki, içimizden yaşlılar bazen yanlışlıkla Kızılay'dan eve gitmek için Mamak otobüslerine biner oldu. "Ben onlara ev verdim, arsa verdim, almadılar" yalanını o denli beyinlere kazıdı ki, arada boş bulunup, "Şu bize verilen evi satıp ta bir yazlık mı alsak ? Arsaya villa mı yapsak yoksa iş hanı mı ?" der olduk, yanımızdaki cimdik atmasa, öyle hayal dünyasında yaşayıp gideceğiz. Sonuç olarak, ya bir TV kanalı almalı, ya sıfırdan kurmalı, ya da vatandaşın akşam evinde TV seyretmemesi için alternatif sosyal çabaları geliştirmeli ve yaygınlaştırmalı sınız. Yoksa, abarttığımızı sanmayın, gün gelir, sizin hakkınızda söylediği bütün yalanlar herkes tarafından gerçek olarak bilinir hale gelir. "Bir şeyi kırk kez söylersen olurmuş" teorisine sıkı sıkıya bağlı olan Gökçek, ola ki TV programlarında, "ODTÜ topraklarında petrol varmış" demeye başlar, bir iki ay sonra ABD saldırısına maruz kalabilirsiniz, Bush'u bile inandırır valla. Ya da der ki, "bu ODTÜ'lülerin topu uzaydan gelen yaratıklardır", Ankara ahalisi toplanıp taşa tutar sizi. Bu nedenle o ne zaman bir TV programına çıkacak olsa, aynı gün ve saatte "Kızılay meydanında bütün vatandaşlarımıza bedava döner ekmek ve ayran dağıtılacaktır" gibisinden işler icat edip, vatandaşı televizyon başından uzaklaştırın. Belki sopa yersiniz ama en azından vatandaş gerçeklerden uzaklaşmamış, bilinci kirletilmemiş olur.
2-)Her insan evladı gibi onun da bazı zaafları, zayıf noktaları vardır. Bu kavgada acıma, insaf olmaz; buldun mu açığını vuracaksın. O nedenle söz konusu zayıf noktalarına dair stratejiler geliştirin. Mesela, nerede heykel görse tükürür bu zatı muhterem. Tıp henüz bir çare bulamadı, bir nevi tik olmuş adamda. Eğer ki bir gecede kentin belli başlı yerlerine heykeller kondurabilirseniz, muhtemelen akşam olmadan su kaybından öbür dünyayı boylayacak, en azından ağzında tükürüğü kuruyup, uzun süre TV'lerde programa falan çıkamayacaktır. Diğer bir zaafı da bilumum yerli ve özellikle yabancı devlet büyüğü ile yakınlık kurmadaki zaafıdır. Bunu ya marifet saymakta ya da yazık içinde çocukluktan kalma bir arıza var. Yeşilçam'ın meşhur "Amca size baba diyebilir miyim ?" sözünün, makam odasında tam da masasının arkasında çerçevelenmiş halde asılı olduğu söylenir. Siz de ecnebi öğrenci çoktur. Otursunlar kendi dillerinden mektup yazsınlar Gökçek'e. Biri desin ki "İngiltere kraliçemiz sizinle tanışmayı arzuluyor", biri desin ki "Tanzanya hükümet başkanımız sizin methinizi çok duydu, buluşmak ister". Memleket fark etmez. Mektubu alınca kesin kanar bir anda sevinir garip. Bir süre, işin aslı anlaşılana kadar sizi unutur böylece. Yalnız R. Tayyip'i, A. Gül'ü falan malum tanır, bir de Güney Kore Başkanı ile tanıştır. Onlar adına yazarsanız foyanız erken anlaşılır. Futbola da, bir sükse yapma aracı olarak, fena tutkuludur. Eğer ki kulağına, "Fenerbahçe taraftarı sizin kulübe başkan olmanızı istermiş" veya "Ronaldinyo menajerine 'Ben Ankara sporda oynamayı isterim' demiş" gibisinden dedikodular fısıldama imkânınız olursa, bir yıl rahat edersiniz kesin.
3-)Onun da korkuları, korktukları vardır. Mesela Türkiye'nin en borçlu belediyesini yaratan adam olarak, Maliye'den çok korkar. Birkaç arkadaş şöyle takım elbise bond çanta falan evine gitse, hanımı da size kanıp "Melih, kör olasıca, eve haciz geldi !" diye onu arasa, ya kalpten gider, ya da hemen yurt dışına kaçar. "EGO bozuk çıkmış, iade etmek istiyorlar" lafına inandırırsanız da aynı etkiyi yapar. Bir de bizden korkar. "Dikmen Vadisi Halkı senin villanın bahçesine gecekondu dikmiş ! Yetiş !" deyin, yutarsa rahat edersiniz.
4-)Gökçek en çok parayı ve para kazanmayı sever. Ne yaptıysa bu amaçla yapmıştır. O bir tüccardır. Belediye başkanlığı, istemeden yaptığı zoraki bir meslektir. Her akşam evde ailesi ile milyoner, monopol vb. oyunlar oynadığı rivayet olunur.. Örnek aldığı şahsiyetin yani idolünün, "Süngerbob" çizgi filmindeki "Bay Yengeç" olduğu söylenir. Ankara'nın dört bir yanındaki alt geçitleri gerçekte, "Ankara'nın bir yerinde toprağın altında bir küp altın gömülüymüş" diye bir söz duyduğu için yaptığı bilinir. Onu, içinde bulunduğu ve doğasına yabancı bu zoraki yaşamdan uzaklaştırıp, ömür boyu mutlu olacağı gerçekliği ile buluşturun. Böylece sizi de rahat bırakır. Hem de yazık sevaptır. Mesela ona deyin ki, "ODTÜ'de bir bakkal dükkânı açalım sana" veya "ODTÜ tuvaletleri paralı olsun, kapıda da sen dur, hem kolonya peçete de bizden sermaye" deyin. Bütün makam, mevki, unvan, ne varsa bırakır koşar gelir valla. Gerçi bakkal yapsan peynirin kurtlusunu kakalar, tuvalete bekçi yapsan "küçük 1000 YTL, büyük 10.000 YTL" der, bi kuruş da aşağı inmez, üstelik çaresiz altına yapandan da tazminat alır. Ama sonuçta ODTÜ de, biz de kurtuluruz. "E siz neden yapmadınız bunu ?" derseniz, son şıkka bakınız.
5-)Son şık. Diğerleri de işe yarar tabi de, asıl önemlisi budur. Mücadele edin gençler ! Bir araya gelin, dişinizle tırnağınızla savunun üniversitenizi ! Bu ülkenin değerlerinin, zenginliklerinin; tüccar zihniyetli yöneticilere, rantçılara, sermayeye peşkeş çekilmesine izin vermeyin ! Bırakın yasalar ne der, yetki kimdedir; siz gücünüzü ve meşruluğunuzu asıl yaşamın ve mücadelenin içinde arayın ! Bizler ODTÜ'de okumadık ama birçoğumuz işçi olarak çalıştı orada. Az da olsa çocuklarımızdan okuyanlar da var, sizin arkadaşlarınız. "ODTÜ ruhu" dedikleri nedir, nelere kadirdir, biz biliriz. Yoksulluğumuz, cahilliğimiz, "onlar işgalci, beleşçi, hazıra konmacı" gibisinden yaygın orta sınıf bakışı, belki bizim üç yıldır süren mücadelemizin istediğimiz noktalara gelmesine, kent ve ülke kamuoyu ile buluşmasına engel oldu. Ama bizler Dikmen Vadisi'ni ve kondularımızı, yalnızca biz, çoluk çocuk sokakta bir başımıza kalmayalım diye değil, bu büyük talan artık dursun diye savunduk. Biliyoruz ki, ister fabrikasının tersanesinin özelleştirilmesine karşı duran işçiler, ister kamu hizmetlerin piyasalaştırılması na itiraz eden kamu emekçileri, isterse şimdi üniversitesini savunmak zorunda kalan ODTÜ gençliği, hepimiz aynı kavganın aynı tarafında saf tutmuş durumdayız.
Mücadele etmekten başka seçeneğimiz yoktur ! Hak ve kazanımlarımızı savunmak zorundayız ! Bunun için kararlı, dirençli ve inançlı olmalıyız !
Duyumlara göre Gökçek, önümüzdeki haftalarda vadiye büyük bir yıkım saldırısı yapacak, belki de vadi halkı olarak sona yaklaştık. Ama bizim tek başımıza yenilmemiz veya kazanmamız değil önemli olan, bir bütün saldırı içinde olan düşmanın kazanmamasıdır. Ve belki ODTÜ'lü gençler, bir başka cephede, nihayet durdurur, geriletir bu talanı ve bu adamı. Bir kenti, bir ülkeyi nihayet uykusundan uyandırırız.
Sonra, o gün gelip de zaferi kazandığınızda, yorgunluğunuzu atmak için vadiye gelirsiniz, eğer kalırsa tabi o doyumsuz yeşilliğin içinde, yıkıntıların arasında size çay demleriz, oturur sohbet ederiz.
Ne güzel olur gençler ! Mutlaka bekleriz ….
Yolunuz, yolumuz açık olsun ….
Dikmen Vadisi Halkı
www.dikmenvadisi. org

2 yorum:

Adsız dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Adsız dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.